Ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında
Sevdalanmış onun deli dalgalarına
Hırçın hırçın kayalara vuruşuna
Yüreğindeki duruluğa
Demiş ki suya ; Gel sevdalım ol
Hayatıma anlam veren mucizem ol
Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa
Al demiş ; Yüreğim sana armağan...
Sarılmış ateşle su birbirlerine sıkıca
Kopmamacasına, kopmamacasına
Ateşin yüreğini sadece su
Suyun yüreğini ateş alır olmuş
Şarkı burda bitiyor , peki ama ya sonra ne olmuş derseniz ?
Zamanla su , buhar olmaya , ateş , kül olmaya başlamış.
Ya kendisi yok olacakmış , ya aşkı...
Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de
Yüreğindeki kederi de alıp gitmiş uzak diyarlara su...
Ateş kızmış , ateş yakmış ormanları...
Aramış suyu diyarlar boyu , günler boyu , geceler boyu
Bir gün gelmiş , suya varmış yolu
Bakmış o duru gözlerine suyun , biraz kırgın, biraz hırçın.
Ve o an anlamış ; aşkın bazen gitmek olduğunu...
Ama gitmenin yitirmek olmadığını....
Ateş durmuş , susmuş , sönmüş aşkıyla.
İşte o zamandan beridir ki:
Ateş sudan , su ateşden kaçar olmuş...
Ateşin yüreğini sadece su ,
Suyun yüreğini sadece ateş alır olmuş...
.
10 Ekim 2009 Cumartesi
5 Ekim 2009 Pazartesi
HZ MEVLANA
4 Ekim 2009 Pazar
ANLATAMADIKLARIM

Kelimelerin bazen hiç birşeyi anlatamadığı anlar durumlar vardır işte.. o zamanlarda hiç birsey olduğunu farkeder insan... Hüznüne bürünür ve acır içi... Ne anlatırsak anlatalım hiç kimsenin anlamadığını düşünür, düşeriz derinlere... Anlamsızlık dolu bir gecedir bizi bekleyen.. ve yokoluruz yalnızlığımızda. . .
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)